ihya.org

antik şehirler

Yazılıkaya Tapınağı

Hattuşaş örenyerinin 2 km. kuzeydoğusunda yer alan Yazılıkaya Tapınağı, önünde Hitit mimari özelliklerinin yansıtıldığı iki kaya odadan oluşmaktadır.

Yazılıkaya Tapınağı'nın kayalığa yapılmış olan bu odaları "Büyük Galeri" (A odası) ve "Küçük Galeri" (B Odası) adıyla anılmaktadır.

Büyük Galeri'nin (A odası) batı duvarı tanrı kabartmalarıyla, doğu duvarı ise tanrıça kabartmalarıyla bezeli olup her iki duvardaki figürler, doğu ve batı duvarlarının kuzey duvarı ile birleştiği ana sahnenin yer aldığı kısma doğru yönelmektedir. Tanrıların genel olarak sivri bir külâhı, belden kuşaklı kısa bir elbisesi, kalkık burunlu papuçları ile küpeleri vardır.

Xanthos (Kınık) Antik Kenti

"Pers ordusu, başında komutanları olduğu halde Xanthos Ovası'na indiği zaman, Xanthoslular bitmez tükenmez kuvvetlere karşı az sayı ile dövüştüler, yiğitlikte nam saldılar, ama yenildiler, kentlerine geri atıldılar, kadınları, çcukları, hazineleri ve köleleri kaleye doldurdular. Alttan, yandan ateşe verdiler. Öyle ki yangın kaleyi yerle bir etti. Bundan sonra birbirlerine korkunç yeminlerle bağlanarak düşmana saldırdılar ve Xanthos'ta oturanların tümü de savaşarak öldüler."

Heredot M.Ö. 545 yılında Lykialıların Pers komutanı Harpagos'a karşı savaşını böyle anlatmaktadır. Bu ateşten yalnızca o sırada başka yerlerde bulunan Xanthoslular kurtulabilmişler, daha sonra şehirlerine gelerek şehri yeni baştan kurmuşlardır.

Trysa Antik Kenti

Trysa harabeleri Kaş - Finike yolu üzerindeki Kyaenai harabelerine ait köyün üzerindeki kayalara oyulmuş tapınak şeklindeki mezarı gördükten hemen sonra Davazlar Köyü'ne gelinir. Trysa bu köyün 1 km ilerisindeki Gölbaşı mevkiindedir.

Tepenin doğu eteğinde, çıkış yolunun hemen yakınlarında birçok lahit görerek tırmanmaya devam ederken, Trysa'nın kuzey ve batısını çeviren kiklopien tarzı su duvarları ile yapı kalıntılarını da görmek mümkündür. Tepenin kuzeydoğu ucuna ulaşıldığında Gölbaşı Anıtı olarak adlandırılan heroonun kalıntıları ile karşılaşılır. Heroon dört yandan çok köşeli taşlardan örülmüş bir duvar ile çevrilidir. Yerli kayadan oyularak çıkarılan ve bir aile için hazırlanmış olan lahit bu duvarların batı köşesine konmuştur.

Tripolis Antik Kenti

Denizli İl merkezinin 40 km. kuzeyindedir. Buldan İlçesi Yenicekent Kasabası'nın doğusunda, Büyük Menderes Nehri ile kasaba arasındaki yamaçlar üzerinde kurulmuştur. Batıya açılan Büyük Menderes ovası ile hem Ege kıyılarına hem de İç Anadolu ve Akdeniz'e bağlanmaktadır.

Kent güneyindeki Çürüksu Vadisi'nde kurulmuş olan çağdaşı Laodikeia'ya 30 km., Hierapolis'e ise 20 km. uzaklıktadır.

Tripolis, Lidya bölgesi içinde, Karya ve Frigya bölgelerine ulaşımı sağlayan, sınır, ticaret ve tarım merkezlerinden birisidir. Kuruluş biçimi ve şehircilik anlayışı ile yörenin, en zengin kentlerindendir. Tripolis'in, Lidyalılar zamanında kurulduğu tahmin edilmektedir. Lidya, Pers ve Hellenistik dönemlere ait tarihi bilgiler henüz yoktur. Bu devirlerle ilgili kalıntılara da rastlanmamaktadır. Kentin kalıntıları üslup yönünden Roma ve Bizans Dönemi karakteri taşımaktadır.

Aydın Tralleis Antik Kenti

Bugünkü Aydın İli sınırları içindedir. Efsaneye göre Argoslular ve barbar Trakyalı Tralleislilerce kurulmuştur. Ancak daha önceleri Karialılarca kullanılmış bir kent olmalıdır. İ.Ö. 334'te İskender tarafından alınmasından sonra, Hellenistik kralıklar arasında sık sık el değiştirmiştir. Bergama krallık çağında ise yontuculukta zirveye ulaşmış, Bergama Zeus sunağında çalıştıkları bilinen Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasını yetiştirmiştir. Strabon tarafından halkının zenginliği anlatılan kent üzerinde bugün ayakta kalan tek yapı, Aydınlılarca Üçgözler olarak adlandırılan İ.S. II. yüzyılda yapılmış gymnasiona ait kalıntıdır. Nekropol kentin güneyinde modern Aydın'ın üzerinde yer alıyor. Yapılan kazılarda ele geçen yazıtlardan ve antik çağ yazarlarının anlattıklarından, Hellenistik Dönemde Zeus Larasios tapınağı ve buna bağlı Zeus Larasios kültünün varlığı anlaşılmaktadır. Ancak yeri bugün kesin olarak belli değildir. Bunun dışında agora, tiyatro, stadion kentin diğer yapılarındandır.

Tlos (Kaleasar) Antik Kenti

Fethiye - Korkuteli yolu üzerindeki Kemer bucağından, 13 km sonra Yaka Köyündeki, Kale Mahallesinde bulunan Tlos harabelerine gidilir.

Lykialıların M.Ö. 1200 yıllarında yapılan Troya savaşına katıldığını biliyoruz. Ele geçen belgeler Lykia şehirlerinin tarihlerinin M.Ö. V. yüzyıla kadar gittiğini göstermektedir. Daha eski belgeler ele geçmediği için bu şehirlerin kuruluşlarını tam olarak bilememekteyiz. Lykia'da hayat II. binlerde başlamaktadır. İşte Tlos'da tesadüfen bulunan bir baltanın da M.Ö. II. bin yıla ait olması bu tezimizi kuvvetlendiren bir delil olarak karşımıza çukmaktadır. Böylece Tlos'un II. bin yılda Talawa adıyla varolduğunu bilmekteyiz. İleride ele geçecek diğer belgeler de Lykia şehirlerinin tarihlerini daha eskilere götürmemize yarayacaktır.

Üçağız Theimussa Antik Kenti

Karayolu ile Kekova'yı bağlayan yer Theimussa'nın bulunduğu Üçağız Köyü'dür.

Burası aynı zamanda tekneler için iyi bir barınaktır. Üç tarafı yeşil teknelerle çevrili Üçağız Koyu doğal bir liman görünümündedir. Koyun kuzey kıyısında yer alan Üçağız Köyü'nün içinde görülen kalıntılar Theimussa antik kentine aittir. Şehrin tarihi hakkında pek bilgi yoktur, ancak bir kitabeden tarihinin M.Ö. IV. yüzyıla kadar indiği anlaşılmaktadır. Burada daha çok mezar kalıntıları görülürse de köyünü kıyısında söveleri hâlâ yerinde bir kapı ile alçak bir kayalık üzerinde kule kalıntısı da görülebilir.

İskelenin hemen arkasında bulunan bir mezar M.Ö. IV. yüzyıla ait olup ev tipinde ve üzerinde çıplak, erkek bir genç tasviri vardır. Kitabesinde Kluwanimi'ye ait olduğu yazılıdır.

Termessos Antik Kenti

Termessos, Türkiye’nin en iyi korunmuş antik şehirlerindendir. Antalya’nın 30 kilometre kuzeybatısında yer alır. Denizden ortalama yüksekliği 200 metre olan Antalya dağları çevresindeki travertenlerden 1.665 metre yükseklikte, Güllük Dağı’nın tepesinde doğal bir platform üzerine kurulmuştur. Bir çok vahşi bitkinin arasında saklanmış ve sık çam ormanlarıyla sınırlanmıştır. Termessos’un, huzur veren ve el değmemiş görünümüyle diğer antik şehirlerden daha farklı ve etkileyici bir havası vardır. Doğal ve tarihi zenginliklerinden ötürü, şehir adını taşıyan Milli Park kapsamına alınmıştır.

Termessos’taki çift “s”, şehrin Anadolu insanları tarafından kurulduğuna dair dilbilimsel bir kanıt sağlar. Strabo’ya göre, Pisidia halkı olan Termessos sakinleri kendilerini Slymi olarak çağırırlardı. Yaşadıkları dağa da verilen bu isim, sonraki yıllarda Zeus’la özdeşleştirilen ve burada da Zeus Solymes kültünün yükselmesine sebep olan Anadolu tanrılarından Solymes’den gelmektedir. Termessos madeni paralarında genelde bu tanrı vardır ve paralara adını verilmiştir.

Fethiye Telmessos Antik Kenti

Fethiye, Mendos Dağı'nın eteklerinde, adını verdiği körfezin kenarına eski Telmessos'un üzerine kurulmuştur. Bu nedenle harabeler bugün bu şirin ilçenin altında kalmıştır. Fethiye, konaklama tesislerinin fazla oluşu, birbirinden güzel koyları ve yat turizminin de gelişmesinden dolayı Batı Lykia bölgesi gezilerinin merkezini teşkil eder. Dalaman Havaalanı'ndan 50 km uzaklıkta bulunan Fethiye'ye Muğla, Denizli ve Antalya yoluyla gelinebildiği gibi, deniz yoluyla da ulaşılabilir. Tarih, doğa ve deniz ile iç içe olan Fethiye'de konaklayanlar, civardaki Kadyanda, Pınara, Tlos, Sidyma, Xanthos, Letoon ve Patara gibi antik şehirleri de kolaylıkla gezebilirler. Burada, 16 derecenin altına düşmeyen sıcaklığıyla dokuz ay kalınıp denizden faydalanılabilir.

Syedra Antik Kenti

Alanya-Gazipaşa karayolunun yaklaşık 20.km.sinde Seki Köyü sınırları içerisindedir. Kente, batıda halen ayakta olan anıtsal kapı ile girilir. Kentte, Antik Çağdan günümüze değin kullanılan, içleri sıvalı doğal kaynaktan beslenen sarnıçlar vardır. Kentin su gereksinimi çok sayıdaki diğer sarnıçlarla da karşılanmaktadır. Kent içindeki bir mağarada, doğal kayaya oyulmuş nişin çevresi freskolarla süslenmiştir. Mağara dinsel amaçlı kullanılmıştır ve vaftiz mağarası olarak bilinmektedir.

Sura Antik Kenti

Myra'ya yakın bir harabe yeri de Sura'dır. Çayağzındaki Andriake harabelerinin hemen üzerinde olup Kaş'a giden yol bugün Sura antik kentinin içinden geçmektedir.

Sura'nın tarihi hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Ancak buranın Apollon'un kehanet merkezlerinden birisi olduğu antik yazarlarca bildirilmektedir. Diğer Lykia şehirleri gibi M.Ö. IV. yüzyılda varlığını sürdüren bu küçük Lykia şehrinde bugün akropol ve bunun doğu yüzündeki mezarlar görülür.

Apollon Tapınağı, akropolün batısındaki derin vadi içindedir. Kayaya oyulmuş olarak kalan basamaklar, akropolden buraya merdivenlerle inildiğini göstermektedir. Tapınak inantis planlı olup dor nizamındadır. Arka cephede triglif ve metop sırasının bir bloğu hâlâ görülebilir.

Kale Simena Antik Kenti

Kale Köyü eski Simena antik kenti üzerine kurulmuştur. Bulunan yazıtlardan kentin tarihini M.Ö. IV. yüzyıla kadar indirebiliyoruz.

Simena kalesi Orta Çağ'da kullanılmıştır. Orta Çağ surlarının oluşturduğu iç kalede, kalıntıları birkaç bloktan ibaret olan bir tapınak ile bu tapınakla irtibatlı bir stoada yer almıştır.

Ayrıca yine kale içinde, doğal kayaya oyulmuş 7 oturma sırası ile 300 kişilik bir tiyatro yer alır ki bu, Lykia şehirleri içinde en küçük tiyatrodur. Kaya mezarının üzerinde, düzgün bloklardan oluşan Roma Devri duvarı ve onun üzerinde de mazgalları ile geç devir suru vardır. Burada aynı anda üç ayrı devir görmek mümkündür. Kıyıda, harap durumdaki hamamın kitabesinde "Aperlai halkı ile meclisi ile birliğin diğer şehirleri tarafından İmparator Titus'a armağan edilmiştir" ibaresi bulunur.

Sillyon Antik Kenti

Perge ve Aspendos arasında yer alan bu Pamphylia şehri, yamaçları neredeyse tamamen dik, üzeri ise düzlük bir tepede kurulmuştur. Bu tepe, olağan dışı fiziksel yapısıyla uzaktan bile görülebilir. Strabo, yazılarında denizden kırk stad ya da 7.2 kilometre içerde olan bu şehrin Perge’den görülebileceğini ifade eder.

Diğer tüm Pamphylia şehirleri gibi, Sillyon’un da genel olarak Truva Savaşı’ndan sonra Mopsos ve Calchas isimli kahramanlar tarafından kurulduğu kabul edilir. Sillyon’da bulunan bir heykel kaidesinde Mopsos’un ismi yazılıdır.

Sillyon M.Ö. üçüncü yüzyılda kendi adını taşıyan madeni parasını basmaya başlamıştır. Muhtemelen Roma döneminde Sillyon olarak değişen şehrin ismi, bu paraların üzerinde Sylviys olarak geçer.

Dodurga Asarı Sidyma Antik Kenti

Fethiye - Kaş yolu üzerinde, Eşen'den ayrılan bir yoldan 17 km sonra Dodurga Köyü'ne gelinir. Buradan yola devam edilirse köyün Asar mahallesindeki Sidyma ören yerine ulaşılır. Fethiye'ye 55 km olan Sidyma'nın eski tarihi pek bilinmemekle beraber Roma Devri'nde büyük gelişme gösterdiği bilinmektedir. Bu gelişme Bizans Çağı'nda devam etmiştir. Roma Çağı'ndaki gelişmenin nedeni İmparator Marcus'tur. Marcus (450 - 457) daha imparator olmadan Perslere karşı yapılan savaşta Lykia Bölgesi'nde hastalanır, Sidyma'da bırakılır ve Sidymalı iki kardeşin evine yerleşir. Marcus, iyileştikten sonra kardeşlerden biri ona sorar "Eğer imparator olsaydın bize nasıl bir iyilik yapardın" Marcus da "Bu olması İmkansız olay olsaydı sizi şehrinizin en önde gelen kişileri yapardım" diye yanıtlar. Daha sonra II. Theodosius'un ölümü üzerine tahta geçen Marcus sözünde durur ve Sidyma'dan ilgisini eksik etmez, kendisine bakan bu kişileri yüksek makamlara getirir.

Side Antik Kenti

Eski Pamphylia’nın en geniş limanı olan Side, denize doğru kuzey-güney yönünde uzanan küçük bir yarım adanın üzerinde kurulmuştur.

Hem Strabo hem de Arrianos, Batı Anadolu’daki Aeolia’da bulunan Kyme’den göçenler tarafından kurulduğunu kaydeder. Büyük olasılıkla, bu kolonileşme M.Ö. 7. yüzyılda olmuştur. Arrionas’a göre göçmenler Kyme’den Side’ye geldiklerinde lehçeyi anlayamamışlar ancak yerli dilin etkisi öyle büyük olmuş ki kısa bir süre sonra yeni gelenler kendi dilleri olan Yunanca’yı unutmuşlar ve Side’nin dilini konuşmaya başlamışlardır. Yapılan kazılarda bu dilde yazılmış birkaç yazıt ortaya çıkmıştır. M.Ö. üçüncü ve ikinci yüzyıllara ait bu yazıtlar, henüz çözülememiştir ancak, yerel dilin kolonileşmeden sonra birkaç yüzyıl daha kullanıldığını kanıtlarlar. Side kazılarında bulunan başka bir obje, M.Ö. 7. yüzyılda ait Neo Hititler’e ait olabilecek bazalt sütun kaidesi, bölgenin eski tarihi hakkında da bir başka kanıt sağlar. “Side” kelimesi Anadolu kökenlidir ve nar anlamına gelir.

Top