ihya.org
tasavvuf
Gönülleri İhya Edebilmek
Manevi Diriliş, gönüllerin dirilmesidir. İlim meclisleri, kalplerin hayat bulduğu meclislerdir. Kur’an İlimleri kalpleri diriltir. Hadis İlimleri gönüllere hayat verir. Lokman (a.s)’ın çocuğuna nasihat ederken şöyle dediği nakledilmektedir: “Evladım!.. Alimlerle otur. Onların dizi dibinden ayrılma. Zira Allah, ölü toprağı sağanak yağmurla dirilttiği gibi kalpleri de hikmetin nuruyla diriltir.”[7]
Görevimiz; gönül kazanmak, gönül fethetmek, gönül yeşertmek, Allahın izniyle gönülleri diriltmektir. Tasavvuf erbabına “Gönül adamı” denilmesindeki sır buradadır. O değerli şahsiyetler nefislere değil, gönüllere hitap etmekte, Allahın izniyle ve hikmetin nuruyla gönülleri ihya etmektedirler. Sergilediği hizmet ve fedakârlıkla, kardeşine yaptığı yardım ve destekle gönül alan, dua alan, takdir alan mü’min kul, gönlünü kazandığı kişinin amelinin ecrini de aynen kazanmaktadır. Bu -Allah’ın izniyle- bir diriliş ve diriltme harekâtıdır.
İhya ve İmam Gazali
İran’ın Tus şehrinde 450/1058 yılında doğan Gazzali, İslâm dünyasının her bölgesinde tanınan, otoritesini bin yıldan beri sürdüren ender şahsiyetlerden biridir. 505/1111’de aynı yerde vefat etti.
En meşhur eseri İhyâu Ulûmi’d-Din’i ölümünden yaklaşık beş yıl önce tamamlamıştır. Önsözünde, eserin yazılış gerekçesini anlatırken, özellikle şekilci âlimlerden, siyâsilere göre fikir değiştiren bilginlerden, nutukçu vâizlerden, lüzumsuz kelam tartışmalarıyla vakit geçirenlerden şikâyetle selef-i sâlihînin yolundan uzak kalındığının altını çizer.
İhya, daha önceki yıllarda kaleme alınan; fıkıh, kelâm ve tasavvuf kitaplarından etkilenmiş, kendisinden sonraki asırlarda söz konusu konulurla ilgili kaleme alınan eserleri etkilemiştir.
Nefs Muhasebesi
Yüce Allah: “İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını sanıyor” (Kıyamet, 75/36) buyuruyor ve diğer bir ayette: “Elbetteki bütün nimetlerden hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 102/8) diyor. Allah insana bir çok nimetler vermiş, lutuflarda ve ihsanlarda bulunmuş, bunları nasıl kullanacağı ve harcayacağını da bildirmiştir. İnsan bu nimetleri veriliş amacı doğrultusunda kullanmak zorundadır. Aksi takdirde bunun hesabını yaratıcısına vermek mecburiyetindedir. Yüce Allah verdiği nimetlerin hesabını hem dünyada, hem de ahirette sorar. Allah’a hesab vermek çok zordur.