ihya.org
aşk
Bir İkindi Vakti
Bir ikindi vaktinde açıyorum gözlerimi zamana. Bir ikindi vaktindeyim ve ruhum sığmıyor bedenime. Güz rengi sarmış kâinatı. Ağaçların geçit verdiği yapraklar, salınarak iniyor yere. Ve düşen bir sonbahar yaprağı dokunuyor yüreğime. Bir kelebek kanadının narinliğinde bir titreyişe teslim ediyor onu.
Derin bir huzur gemisi yaklaşıyor yürek sahilime. Yakamozlara emanet edilen ışıltılarda bir akis var şimdi. Güneş vuruyor denize; ama kendi resmi düşmüyor. Bir başka desene emanet ediyor yerini. Bakıyorum, gül desenleri çizilmiş damlalarda. Kan kırmızı bir renge bürüyor denizi güller. Doyulmaz bir seyrin dellâlları yarışıyorlar şimdi de. Bir 'gül gösterisi'nin davetini duyuruyorlar.
Aşk tendedir, tenden değildir
Baharı bir hatırlayın. Çiçeklerin rengarenk uçuştuğu, reyhanların ebedî saadet müjdesi sunduğu, ağaçların meyvelerle ikrama ve ihsana mazhar olduğu, tohumların günışığına uyandığı, canlıların neşe içinde oynaştığı bu eşsiz şehrâyin, aslında kuru bir toprak üzerinde gerçekleşir. Bahar toprak üzerinde gerçekleşir, topraktan kaynak alır, toprağı şenlendirir, toprakla görünür olur ve sonunda tekrar toprağa döner. Bahar toprak üzerinde olup biter; ancak topraktan öte bir tecelli, topraktan önce varolan bir gerçeklik, toprağı aşan bir varoluştur. Bahar topraktadır; topraktan değildir.
Bahar ile toprak arasındaki ilişki, aşk ile ten arasında da geçerli olmalı. Aşk, kendine kalbi özne olarak seçerken, teni kendine nesne eyler. Tene konuk olur, tende canlanır, tende görünür olur, teni şenlendirir, ten üzerinde doyum arar, tende uyanır, teni giyinerek gelir. Aşk tendedir ancak tenden değildir.
Yalnız minareler ve hüzünlü hikayesi
Darende’ye yolunuz düşerse camilerinden ayrı kalmış, melül mahzun bekleyen ‘yalnız’ minareler çeker dikkatinizi. Bir de hikâyesi vardır bu minarelerin. Gerçek midir, rivayet midir bilinmez, ama sevenleri ayırmanın, gönül yıkmanın, düşmanlığın akıbetini pek güzel anlatır bu hikâye. Tarihi İpekyolu üzerinde bulunan Darende, tarih boyunca pek çok medeniyete hizmet etmiş, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Sadrazam Sinan Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. Tohma Kanyonu, Günpınar Şelalesi gibi tabii güzellikleri barındıran Darende’ye yolunuz düşerse geniş birer bahçenin içinde, camilerinden ayrı düşmüş melül mahzun bekleyen minareler çekecektir dikkatinizi.