Bir İkindi Vakti
Bir İkindi Vakti
Bir ikindi vaktinde açıyorum gözlerimi zamana. Bir ikindi vaktindeyim ve ruhum sığmıyor bedenime. Güz rengi sarmış kâinatı. Ağaçların geçit verdiği yapraklar, salınarak iniyor yere. Ve düşen bir sonbahar yaprağı dokunuyor yüreğime. Bir kelebek kanadının narinliğinde bir titreyişe teslim ediyor onu.
Derin bir huzur gemisi yaklaşıyor yürek sahilime. Yakamozlara emanet edilen ışıltılarda bir akis var şimdi. Güneş vuruyor denize; ama kendi resmi düşmüyor. Bir başka desene emanet ediyor yerini. Bakıyorum, gül desenleri çizilmiş damlalarda. Kan kırmızı bir renge bürüyor denizi güller. Doyulmaz bir seyrin dellâlları yarışıyorlar şimdi de. Bir 'gül gösterisi'nin davetini duyuruyorlar.
Ben, şimdi bir ikindi vaktindeyim. Varlığımın da tam ikindisindeyim. Fırtınaları dinmiş, dalgaları çekilmiş bir sakin denizim sanki. Yüreğimin hırçınlık gösterileri de bitmiş hattâ. Gösteriler sonrası hissedilen huzurun rengi yayılmış yüzüme. Yüreğimdeki âsudeliğin nereden geldiğini anlayamıyorum da, bakıyorum. Orada da bir aks-i gül görüyorum. Gençlik geçmiş; ama gönlümde bir gül bitirmiş diye seviniyorum inceden inceye.
Hayatın gelgitlerini yaşadığım çalkantılar içinde, bir dayanak noktası aradığım demlerde yine ikindiyi dürüyorum da, başımın altına koyuyorum. Dayanıyorum ona, bütün varlığımı yaslıyorum. Onsuz hep çırpınışlara tutunuyor yüreğim; ancak onunla âsudelik yaşıyorum. Bir ses yankılanıyor radyodan: "Ve'l-asr, inne'l-insane lefî husr." Bir İlâhî yeminle çınlıyor zaman ve mekân. Asr'a yemin ediyor Yaradan, belki de ikindi vaktine...
"Orta namazına dikkat edin" diyor, bazen de bütün ömrün hasenatına denk tutuyor onu Rahman. Saadet asrına uçuruyor ruhumu, Mescidü'l-Kıbleteyn'e. Kâinatı döndüren, yeri göğü döndüren, çekirdeği döndüren Müdevvir, şimdi de yüzleri döndürüyor. Mescid-i Aksa'ya doğru namaza durmuş olan cemaat, o an gelen İlâhî emirle yönünü çeviriyor Kâbe'ye. Yine bir ikindi vaktinde. Bakıyorum orada da her yer gül oluyor, güle boyanıyor.
Asr-ı Saadet özlemiyle yanıp tutuşanların, gönül ateşlerini söndürüyor ikindi rüzgârları. Serinletiyor ruhları. Bu rüzgârlar, Asr-ı Saadet'i taşıyorlar üzerlerinde. Hz. Ebu Bekir'i getiriyorlar meclisimize, sadakat tohumları ekiyorlar. Teslimiyet bayrakları çekiyorlar göndere. Hz. Ömer'i getiriyorlar, adaletin şaşmaz terazisi var elinde. Hakk'ın sesi yankılanıyor dağlarda taşlarda onunla birlikte. Sonra, Hz. Osman geliyor da eğiliyor her şey, onun nezaketiyle başlar duramıyor yükseklerde. Olgun başaklara dönüyorlar. Hayâ atlasları iniyor göklerden ve kuşatıyor her şeyi, kundaklıyor sâfiyetle. Bir bakıyorum ki, gök yarılıyor birden, Zülfikar görünüyor. Hz. Ali geliyor şimdi de.
Hz. Bilal'in ezanı duyuluyor o anda, çınlıyor her yerde. Dalga dalga hava o ilk ezanı taşıyor şimdi yüreklere. Yine o ikindi vaktinde. Kâbe bile kalkıp geliyor sanki. Kuruluyor secdemdeki yerine. Bakıyorum bütün bu ziyaretçiler saf tutuyorlar önümde. En önde kim var diye bakınıyorum ki, tabii ki O (sallallahü aleyhi ve sellem) var. İmam oluyor ve kıldırıyor namazı tıpkı Mescid-i Nebevî'deki gibi.
Asr-ı Saadet'in ışıltısı düşüyor o ikindi vaktine. Bütün kâinat saf tutuyor Nebi'nin arkasında, her yer gül oluyor. Her şey gül kokuyor. Rahman, ikindi çekirdeğinde Asr-ı Saadet ağacını saklıyor. Her seccademle buluşmamla çekirdeğim ağaç oluyor o ikindilerde. Uhud'dan esen rüzgârın okları vuruyor gönlümü. Safa ile Merve arası 'say'e duranların ayak sesleri geliyor. Sevr'de yuva yapan güvercinler uçuşuyor göklerde. Bütün nehirlerden zemzem akıyor ikindilerde. Bütün ağaçlar hurma veriyor belki de.
Bir ikindi vaktinde açıyorum gözlerimi zamana. Bir ikindi vaktindeyim ve ruhum sığmıyor bedenime. Güz rengi sarmış kâinatı. Ağaçların geçit verdiği yapraklar, salınarak iniyor yere. Ve düşen bir sonbahar yaprağı dokunuyor yüreğime. Bir kelebek kanadının narinliğinde bir titreyişe teslim ediyor onu.
Bir ikindi vaktindeyim.
Sonbahar renkli seccademde.
Huzur semaları gül kokuyor.
Bütün kâinat o anda 'Gül'ü okuyor.
Ben bir ikindi vaktindeyim kardeşim.
Ayaktayım. Asr Sûresi'ni okuyorum. Kalbimde 'Gül'le.
Derin bir huzur gemisi yaklaşıyor yürek sahilime. Yakamozlara emanet edilen ışıltılarda bir akis var şimdi. Güneş vuruyor denize; ama kendi resmi düşmüyor. Bir başka desene emanet ediyor yerini. Bakıyorum, gül desenleri çizilmiş damlalarda. Kan kırmızı bir renge bürüyor denizi güller. Doyulmaz bir seyrin dellâlları yarışıyorlar şimdi de. Bir 'gül gösterisi'nin davetini duyuruyorlar.
Ben, şimdi bir ikindi vaktindeyim. Varlığımın da tam ikindisindeyim. Fırtınaları dinmiş, dalgaları çekilmiş bir sakin denizim sanki. Yüreğimin hırçınlık gösterileri de bitmiş hattâ. Gösteriler sonrası hissedilen huzurun rengi yayılmış yüzüme. Yüreğimdeki âsudeliğin nereden geldiğini anlayamıyorum da, bakıyorum. Orada da bir aks-i gül görüyorum. Gençlik geçmiş; ama gönlümde bir gül bitirmiş diye seviniyorum inceden inceye.
Hayatın gelgitlerini yaşadığım çalkantılar içinde, bir dayanak noktası aradığım demlerde yine ikindiyi dürüyorum da, başımın altına koyuyorum. Dayanıyorum ona, bütün varlığımı yaslıyorum. Onsuz hep çırpınışlara tutunuyor yüreğim; ancak onunla âsudelik yaşıyorum. Bir ses yankılanıyor radyodan: "Ve'l-asr, inne'l-insane lefî husr." Bir İlâhî yeminle çınlıyor zaman ve mekân. Asr'a yemin ediyor Yaradan, belki de ikindi vaktine...
"Orta namazına dikkat edin" diyor, bazen de bütün ömrün hasenatına denk tutuyor onu Rahman. Saadet asrına uçuruyor ruhumu, Mescidü'l-Kıbleteyn'e. Kâinatı döndüren, yeri göğü döndüren, çekirdeği döndüren Müdevvir, şimdi de yüzleri döndürüyor. Mescid-i Aksa'ya doğru namaza durmuş olan cemaat, o an gelen İlâhî emirle yönünü çeviriyor Kâbe'ye. Yine bir ikindi vaktinde. Bakıyorum orada da her yer gül oluyor, güle boyanıyor.
Asr-ı Saadet özlemiyle yanıp tutuşanların, gönül ateşlerini söndürüyor ikindi rüzgârları. Serinletiyor ruhları. Bu rüzgârlar, Asr-ı Saadet'i taşıyorlar üzerlerinde. Hz. Ebu Bekir'i getiriyorlar meclisimize, sadakat tohumları ekiyorlar. Teslimiyet bayrakları çekiyorlar göndere. Hz. Ömer'i getiriyorlar, adaletin şaşmaz terazisi var elinde. Hakk'ın sesi yankılanıyor dağlarda taşlarda onunla birlikte. Sonra, Hz. Osman geliyor da eğiliyor her şey, onun nezaketiyle başlar duramıyor yükseklerde. Olgun başaklara dönüyorlar. Hayâ atlasları iniyor göklerden ve kuşatıyor her şeyi, kundaklıyor sâfiyetle. Bir bakıyorum ki, gök yarılıyor birden, Zülfikar görünüyor. Hz. Ali geliyor şimdi de.
Hz. Bilal'in ezanı duyuluyor o anda, çınlıyor her yerde. Dalga dalga hava o ilk ezanı taşıyor şimdi yüreklere. Yine o ikindi vaktinde. Kâbe bile kalkıp geliyor sanki. Kuruluyor secdemdeki yerine. Bakıyorum bütün bu ziyaretçiler saf tutuyorlar önümde. En önde kim var diye bakınıyorum ki, tabii ki O (sallallahü aleyhi ve sellem) var. İmam oluyor ve kıldırıyor namazı tıpkı Mescid-i Nebevî'deki gibi.
Asr-ı Saadet'in ışıltısı düşüyor o ikindi vaktine. Bütün kâinat saf tutuyor Nebi'nin arkasında, her yer gül oluyor. Her şey gül kokuyor. Rahman, ikindi çekirdeğinde Asr-ı Saadet ağacını saklıyor. Her seccademle buluşmamla çekirdeğim ağaç oluyor o ikindilerde. Uhud'dan esen rüzgârın okları vuruyor gönlümü. Safa ile Merve arası 'say'e duranların ayak sesleri geliyor. Sevr'de yuva yapan güvercinler uçuşuyor göklerde. Bütün nehirlerden zemzem akıyor ikindilerde. Bütün ağaçlar hurma veriyor belki de.
Bir ikindi vaktinde açıyorum gözlerimi zamana. Bir ikindi vaktindeyim ve ruhum sığmıyor bedenime. Güz rengi sarmış kâinatı. Ağaçların geçit verdiği yapraklar, salınarak iniyor yere. Ve düşen bir sonbahar yaprağı dokunuyor yüreğime. Bir kelebek kanadının narinliğinde bir titreyişe teslim ediyor onu.
Bir ikindi vaktindeyim.
Sonbahar renkli seccademde.
Huzur semaları gül kokuyor.
Bütün kâinat o anda 'Gül'ü okuyor.
Ben bir ikindi vaktindeyim kardeşim.
Ayaktayım. Asr Sûresi'ni okuyorum. Kalbimde 'Gül'le.
Konular
- Konyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Kütahyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Malatyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Manisadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Mardindeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Mersindeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Muğladaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Muştaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Nevşehirdeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Niğdedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Ordudaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sinoptaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Osmaniyedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Rizedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sakaryadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Samsundaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sivastaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Şanlıurfadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tekirdağdaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tokattaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tuncelideki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Uşaktaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Vandaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Yalovadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Yozgattaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Zonguldaktaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- ZR Bakanlık Faaliyetleri
- Kulluktan Hürriyete
- Müminin Mihengi: Dürüstlük
- İstanbul’un 7 Selâtîn Camii