100 Yıllık Slovenya Mimarisi
100 Yıllık Slovenya Mimarisi
1991’de kazanılan bağımsızlık, 2004’te gelen Avrupa Birliği üyeliği, 2007’de para biriminin Euro ile değiştirilmesi ve 2008 yılının ilk yarısında Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı... Bunlar, son zamanlarda Slovenya’ya ve ülkenin mimarlık kültürüne olan ilginin giderek artmasının birkaç sebebi. Ülkenin yaklaşık 100 yıllık mimarlık tarihine ait eserler ve mimarlığa günümüze kadar yol gösteren Plečnik, Fabiani ve Ravnikar gibi Sloven mimarlara ait seçkiler, Viyana’da düzenlenen “Mimarlık. Slovenya - Usta ve Sahne” başlıklı sergide Mayıs ayında ziyaretçilerle buluştu.
Dinamizm ve karmaşa, 20. yy’ın ilk yarısında toplumsal güçler ve çeşitli sanat akımları tarafından şekillendirilen Slovenya mimarisini tanımlayan iki sözcük. Söz konusu dönemin, aralarında Max Fabiani (1865 - 1962) ve Jože Plečnik’in (1872 - 1957) öne çıktığı dikkate değer mimarları, Viyana’da eğitim gördü. Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da 1895 depreminden sonra bina yapan mimar ve müteahhitlerin çoğu Alman, Çek ve Hırvattı, bir kısmı ise İtalya’nın Friuli Bölgesi’nden geliyordu. 19. yy’da ve 20. yy’ın ilk yarısında Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun sınırları içinde bulunan multietnik Trieste ise, Sloven kurumların geliştiği en büyük ve önemli kentlerden. Narodni dom (Max Fabiani, 1905), Sosyal Bilimler Okulu (Josip Costaperaria, 1912) ve Ekonomi Binası (1905) bu kurumlardan bazıları. Ancak, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılması ve Slovenya sınırları içinde bulunan Trieste’nin 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’ya bırakılması, bu kültürel gelişim sürecinin oluşmasını sağlayan Sloven elitlerinin Trieste’yi ulusal bir odak noktası yapma çabasını boşa çıkardı. Özellikle kentteki Narodni dom başta olmak üzere tüm Sloven kurum ve yapılar, İtalyan ırkçılığının hedefi oldu.
Habsburg İmparatorluğu’nun yıkılması ve 1918 yılında yeni bir Sırp-Hırvat-Sloven Devleti’nin kurulması, Sloven mimarisinin gelişmesinde bir dönüm noktası anlamına geliyor. 1919 yılında Ljubljana’da açılan bir üniversiteyle birlikte bu üç etken, yeni bir Sloven mimarlığının başlangıç noktasını oluşturdu. Mimar Ivan Vurnik (1884 - 1971), Ljubljana Üniversitesi’nde açılmasını planladığı mimarlık bölümü için hazırlıklara girişirken, Viyana’dan Max Fabiani ve 1911 yılından beri Prag’ta dersler veren Jože Plečnik’i bölüme öğretim görevlisi olarak alma çalışmalarını da sürdürüyordu. Fabiani, Provinz Görz’deki Goriska Binası’nın restorasyon projesini hazırlamayı tercih ederken, Plečnik üniversitede ders vermeyi kabul etti. Ulus bilincine sahip Sloven elitinin bu kez de söz konusu yüzyılda bir taşra kenti olan Ljubljana’yı ülkenin merkezi yapma amacının belirginleştiği bu dönemde, mimarlık dersleri veren Plečnik ile işlevselcilikte karar kılan Ivan Vurnik arasındaki zıtlaşmalar gittikçe ciddileşti. Tam da bu yıllarda, ülke dışında eğitimlerini tamamlayan genç Sloven mimarlar Ljubljana’ya döndü ve Vurnik’in öğrencileriyle Plečnik’in ders verdiği, fakat onun düşüncelerini benimsemeyen öğrencilerin katılımıyla, Plečnik’in mimarlık görüşlerine -Vurnik’ten farklı bir yaklaşımla- karşı çıkan modernist bir grup oluşturdu.
1925 ve 1933 yılları arasında yükşelişte olan işlevselcilik akımı, Zagreb ve Belgrad’dan mimarların da yazılarıyla katkıda bulunduğu avangart mimarlık yayınlarıyla daha da güçlendi. Fransız Yönetimi, öğrencilere burslar veriyor ve geleneksel yaklaşım genç mimarların da etkisiyle batı etkisi altında kalmaya başlıyordu.
Plečnik, 1920’lerin sonlarında başlayan bir süreç içinde Ljubljana’da aralarında Vzajemna Sigorta Şirketi Binası (1928 - 30), Tromostovje (Üçlü Köprü, 1931 - 32), Ulusal Üniversite Kütüphanesi (1936 - 41), Azizler Bahçesi (1938 - 40), Su Kapakları (1939 - 45) ve Pazar Alanları’nın (1940 - 42) da bulunduğu, kentte önemli yere sahip olan birçok projeyi gerçekleştirdi. İşlevselciliği takip eden mimarlardan ise konut blokları veya kent dışında villalar gibi küçük ölçekli projeler talep ediliyordu. Mimar Vladimir Šubic, modern eğilimleri ve çağın teknolojik imkanlarını “Neboticnik” (1930 - 33) adını verdiği gökdeleninde yansıtıyordu.
Bu sürecin ardından 1933 yılında başlayan geleneksel mimariye dönüş eğilimi ise, o dönemde yaşanmakta olan ekonomik krizle ve Yugoslav Kral Alexander’a yapılan suikast girişimiyle aynı dönemde yaşandı. Plečnik’in yeni öğrencileri, Le Corbusier, Perret Kardeşler ve dönemin diğer çağdaş mimarları ve onların eğilimleri hakkında bilgi edindikçe Plečnik’in geleneksel mimariye bakış açısından gittikçe uzaklaşıyordu. Dolayısıyla, 1930’lu yıllarda Paris’e giden dokuz mimar adayından yedisinin Plečnik’in öğrencileri arasından çıkması pek de şaşırtıcı değildi.
20. yy’ın ikinci yarısında ise Sloven mimarlığı, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra yarışmalarda kazandığı başarılarla tüm Yugoslavya’da bir mimarlık otoritesi olarak görülmeye başlayan Edvard Ravnikar’ın çalışmaları ve fikirleri tarafından şekillendi. Ravnikar, Plečnik’in en başarılı öğrencisiydi ve eğitimini tamamladıktan sonra iki yıl boyunca da Üniversite Kütüphanesi Binası Projesi’nde onun yanında çalıştı. 1939 yılında Paris’e giden Ravnikar, aylarca Le Corbusier’nin yanında bulunduktan sonra Ljubljana’ya döndü ve savaş sonrasında Ljubljana Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde profesör oldu. Projeleri, halka tanıtım çalışmaları ve hepsinden önemlisi kentlilerde uyandırdığı güvenle Ravnikar, Sloven mimarlığını, kentsel düzenlemeleri ve hatta tasarımı yönlendirdi.
Her ne kadar Sloven modernizmini etkileyen sadece Edvard Ravnikar’ın çalışmaları değilse de, mimarın bakış açısının etkileri, kendi öğrencilerinin çalışmalarında da belirginleşti. Ravnikar’ın çalışmalarıyla aralarında resmi bir bağ söz konusu olmamasına rağmen, aynı mimarlık görüşünü yansıttığı açıkça algılanabilen tasarımlar içinde bulunduğumuz dönemde de ortaya çıkmaya devam ediyor. Bunun nedeninin ise, temelini sadece öğretmenin görüşlerinden alan Plečnik eğitiminin aksine, araştırmaya dayanan sistematik Ravnikar eğitiminin öğrencileri daha büyük ölçekte düşünmeye, yaratıcı konseptlerden yola çıkmaya, en ince detayı dahi göz önünde bulundurmaya yönlendirmesi olduğu söylenebilir.
Strüktürün ve konstrüksiyonun görselliği ise, özellikle Savin Sever’in projelerinde yoğunlaşıyor. Mimarın tipik geometrik yaklaşımlardan yola çıkan tasarımları, simetrik özelliklere sahip. Organik mekan yerleşimlerinin öne çıktığı Milan Mihelic, tamamen fonksiyonelliği amaçlayan mekan tasarımlarıyla ve “kütle grafiği” olarak tanımlanabilecek cephe kompozisyonlarıyla Stanko Kristl, dönemin mimarları arasında. Ilija Arnautovic, detaylı düşünülmüş bağlantılı kat planlarıyla konut mimarisinde yeni modern standartlar yarattı. Endüstriyel olanakları araştıran Arnautovic, “iyi mimarlık”ın prefabrik yöntemler kullanılarak da yapılabileceğini kanıtladı.
Geleneksel ve modern arasındaki çekişmenin en iyi algılandığı yer ise kent sınırlarının dışına kurulan yaşam alanları. Janez Lajovic’in Hotel Prisank (Kranjska Gora, 1961) projesiyle öncülük yaptığı, Majda Dobravec Lajovic’in Devlet Okulu (Kranjska Gora, 1965 - 70) ve özellikle de Oton Jugovec’in Retece’de bulunan kilise restorasyonu (1970 - 74) projeleri, “bölgesel mimarlığa” yapılan önemli katkılar.
Edvard Ravnikar’ın ikinci dönem mezunları, mekanın, formun ve geleneğin kimliğine verdikleri önemle, kazandıkları yarışmalarla ve sadece Slovenya’da değil Yugoslavya’nın diğer cumhuriyetlerinde yaptıkları önemli yapılarla dikkat çeken mimarlar arasında yerini aldı.
1990’lı yılların sonunda ortaya çıkan Bevk-Perović, Ofis, Sadar Vuga, Enota ve Arhitektura Krušec gibi genç büroların kurucuları, Berlage Institute Rotterdam ve Architectural Association School of Architecture (AA) gibi önemli mimarlık okullarından mezun. Tahmin edilebileceği gibi, bu büroların çalışmaları Ljubljana Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden 70’li ve 80’li yıllarda mezun olmuş farklı kuşak mimarlardan oluşan bir panoramayı yansıtıyor. Vojteh Ravnikar, Aleš Vodopivec, Jurij Kobe, Janež Kozelj, Miha Dešman - bu mimarlar, 80’li yıllarda teorik görüşleri, projeleri ve öğretici çalışmalarıyla Sloven mimarlığını biçimlendirdi.
Diğer yanda ise Matej ve Vesna Vozlič, Andrej Kemr, Nande Korpnik, Miloš Florijančič ve Janko Zadravec gibi isimler, 1980’lerin ekonomik krizinden sonra kendilerini gösterebilen önemli mimarlardan bazıları. Sonuç olarak, farklı başlıklar altında kategorize edilmesi pek de mümkün olmayan çok boyutlu bir Slovenya mimarisiyle karşı karşıyayız.
Tasarımı, ikisi de henüz 40 yaşına gelmemiş olan iki mimar Jure Sadar ve Bostjan Vuga’ya ait olan yeni Slovenya Ticaret Odası Binası, Sloven mimarlığı için şüphesiz bir yeni dönemin daha başlangıcı anlamına geliyor. 1999 yılında tamamlanan bina, yeni kuşaklar için güçlü bir sembolleşme potansiyeline sahip.
Parlak bir gelecek vadeden Slovenya mimarlığındaki gelişmeler, uluslararası platformda da takip ediliyor. Avrupa Birliği’nin çağdaş mimari tasarımlara birkaç kategoride verdiği “Mies van der Rohe Ödülü”nü, bu yıl “Genç Mimar” kategorisinde, Ljubljana Üniversitesi Fizik ve Matematik Enstitüsü Binası tasarımlarıyla Sloven ekip Bevk-Perović Arhitekti (Matija Bevk, Vasa J. Perović) aldı.
Slovenya mimarlığı, Viyana’da Mayıs sonuna kadar “Mimarlık. Slovenya - Usta ve Sahne” adlı sergide üç bölümde tanıtıldı. İlk bölüm, iki Dünya Savaşı’nı kapsayan zaman diliminde (1918 - 1941), ikinci bölüm Yogoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nde (1945 - 1989) ve üçüncü bölüm de Slovenya’nın 1991’de gerçekleşen bağımsızlığından sonra yapılan çalışmaları konu aldı. Özellikle Plečnik sonrası dönemde Sloven mimarlığında oldukça önemli bir yere sahip olan Edo Ravnikar’ın ilk kez orijinal dökümanları ve maketleriyle birlikte sergilenen çalışmalarının altı çizildi. Ayrıca, Ljubljana Mimarlık Müzesi’nden, Ljubljana Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden ve mimarlık bürolarından ödünç alınan belgeler de sergilenenler arasında yer aldı.
Dinamizm ve karmaşa, 20. yy’ın ilk yarısında toplumsal güçler ve çeşitli sanat akımları tarafından şekillendirilen Slovenya mimarisini tanımlayan iki sözcük. Söz konusu dönemin, aralarında Max Fabiani (1865 - 1962) ve Jože Plečnik’in (1872 - 1957) öne çıktığı dikkate değer mimarları, Viyana’da eğitim gördü. Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da 1895 depreminden sonra bina yapan mimar ve müteahhitlerin çoğu Alman, Çek ve Hırvattı, bir kısmı ise İtalya’nın Friuli Bölgesi’nden geliyordu. 19. yy’da ve 20. yy’ın ilk yarısında Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun sınırları içinde bulunan multietnik Trieste ise, Sloven kurumların geliştiği en büyük ve önemli kentlerden. Narodni dom (Max Fabiani, 1905), Sosyal Bilimler Okulu (Josip Costaperaria, 1912) ve Ekonomi Binası (1905) bu kurumlardan bazıları. Ancak, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılması ve Slovenya sınırları içinde bulunan Trieste’nin 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’ya bırakılması, bu kültürel gelişim sürecinin oluşmasını sağlayan Sloven elitlerinin Trieste’yi ulusal bir odak noktası yapma çabasını boşa çıkardı. Özellikle kentteki Narodni dom başta olmak üzere tüm Sloven kurum ve yapılar, İtalyan ırkçılığının hedefi oldu.
Habsburg İmparatorluğu’nun yıkılması ve 1918 yılında yeni bir Sırp-Hırvat-Sloven Devleti’nin kurulması, Sloven mimarisinin gelişmesinde bir dönüm noktası anlamına geliyor. 1919 yılında Ljubljana’da açılan bir üniversiteyle birlikte bu üç etken, yeni bir Sloven mimarlığının başlangıç noktasını oluşturdu. Mimar Ivan Vurnik (1884 - 1971), Ljubljana Üniversitesi’nde açılmasını planladığı mimarlık bölümü için hazırlıklara girişirken, Viyana’dan Max Fabiani ve 1911 yılından beri Prag’ta dersler veren Jože Plečnik’i bölüme öğretim görevlisi olarak alma çalışmalarını da sürdürüyordu. Fabiani, Provinz Görz’deki Goriska Binası’nın restorasyon projesini hazırlamayı tercih ederken, Plečnik üniversitede ders vermeyi kabul etti. Ulus bilincine sahip Sloven elitinin bu kez de söz konusu yüzyılda bir taşra kenti olan Ljubljana’yı ülkenin merkezi yapma amacının belirginleştiği bu dönemde, mimarlık dersleri veren Plečnik ile işlevselcilikte karar kılan Ivan Vurnik arasındaki zıtlaşmalar gittikçe ciddileşti. Tam da bu yıllarda, ülke dışında eğitimlerini tamamlayan genç Sloven mimarlar Ljubljana’ya döndü ve Vurnik’in öğrencileriyle Plečnik’in ders verdiği, fakat onun düşüncelerini benimsemeyen öğrencilerin katılımıyla, Plečnik’in mimarlık görüşlerine -Vurnik’ten farklı bir yaklaşımla- karşı çıkan modernist bir grup oluşturdu.
1925 ve 1933 yılları arasında yükşelişte olan işlevselcilik akımı, Zagreb ve Belgrad’dan mimarların da yazılarıyla katkıda bulunduğu avangart mimarlık yayınlarıyla daha da güçlendi. Fransız Yönetimi, öğrencilere burslar veriyor ve geleneksel yaklaşım genç mimarların da etkisiyle batı etkisi altında kalmaya başlıyordu.
Plečnik, 1920’lerin sonlarında başlayan bir süreç içinde Ljubljana’da aralarında Vzajemna Sigorta Şirketi Binası (1928 - 30), Tromostovje (Üçlü Köprü, 1931 - 32), Ulusal Üniversite Kütüphanesi (1936 - 41), Azizler Bahçesi (1938 - 40), Su Kapakları (1939 - 45) ve Pazar Alanları’nın (1940 - 42) da bulunduğu, kentte önemli yere sahip olan birçok projeyi gerçekleştirdi. İşlevselciliği takip eden mimarlardan ise konut blokları veya kent dışında villalar gibi küçük ölçekli projeler talep ediliyordu. Mimar Vladimir Šubic, modern eğilimleri ve çağın teknolojik imkanlarını “Neboticnik” (1930 - 33) adını verdiği gökdeleninde yansıtıyordu.
Bu sürecin ardından 1933 yılında başlayan geleneksel mimariye dönüş eğilimi ise, o dönemde yaşanmakta olan ekonomik krizle ve Yugoslav Kral Alexander’a yapılan suikast girişimiyle aynı dönemde yaşandı. Plečnik’in yeni öğrencileri, Le Corbusier, Perret Kardeşler ve dönemin diğer çağdaş mimarları ve onların eğilimleri hakkında bilgi edindikçe Plečnik’in geleneksel mimariye bakış açısından gittikçe uzaklaşıyordu. Dolayısıyla, 1930’lu yıllarda Paris’e giden dokuz mimar adayından yedisinin Plečnik’in öğrencileri arasından çıkması pek de şaşırtıcı değildi.
20. yy’ın ikinci yarısında ise Sloven mimarlığı, İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra yarışmalarda kazandığı başarılarla tüm Yugoslavya’da bir mimarlık otoritesi olarak görülmeye başlayan Edvard Ravnikar’ın çalışmaları ve fikirleri tarafından şekillendi. Ravnikar, Plečnik’in en başarılı öğrencisiydi ve eğitimini tamamladıktan sonra iki yıl boyunca da Üniversite Kütüphanesi Binası Projesi’nde onun yanında çalıştı. 1939 yılında Paris’e giden Ravnikar, aylarca Le Corbusier’nin yanında bulunduktan sonra Ljubljana’ya döndü ve savaş sonrasında Ljubljana Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde profesör oldu. Projeleri, halka tanıtım çalışmaları ve hepsinden önemlisi kentlilerde uyandırdığı güvenle Ravnikar, Sloven mimarlığını, kentsel düzenlemeleri ve hatta tasarımı yönlendirdi.
Her ne kadar Sloven modernizmini etkileyen sadece Edvard Ravnikar’ın çalışmaları değilse de, mimarın bakış açısının etkileri, kendi öğrencilerinin çalışmalarında da belirginleşti. Ravnikar’ın çalışmalarıyla aralarında resmi bir bağ söz konusu olmamasına rağmen, aynı mimarlık görüşünü yansıttığı açıkça algılanabilen tasarımlar içinde bulunduğumuz dönemde de ortaya çıkmaya devam ediyor. Bunun nedeninin ise, temelini sadece öğretmenin görüşlerinden alan Plečnik eğitiminin aksine, araştırmaya dayanan sistematik Ravnikar eğitiminin öğrencileri daha büyük ölçekte düşünmeye, yaratıcı konseptlerden yola çıkmaya, en ince detayı dahi göz önünde bulundurmaya yönlendirmesi olduğu söylenebilir.
Strüktürün ve konstrüksiyonun görselliği ise, özellikle Savin Sever’in projelerinde yoğunlaşıyor. Mimarın tipik geometrik yaklaşımlardan yola çıkan tasarımları, simetrik özelliklere sahip. Organik mekan yerleşimlerinin öne çıktığı Milan Mihelic, tamamen fonksiyonelliği amaçlayan mekan tasarımlarıyla ve “kütle grafiği” olarak tanımlanabilecek cephe kompozisyonlarıyla Stanko Kristl, dönemin mimarları arasında. Ilija Arnautovic, detaylı düşünülmüş bağlantılı kat planlarıyla konut mimarisinde yeni modern standartlar yarattı. Endüstriyel olanakları araştıran Arnautovic, “iyi mimarlık”ın prefabrik yöntemler kullanılarak da yapılabileceğini kanıtladı.
Geleneksel ve modern arasındaki çekişmenin en iyi algılandığı yer ise kent sınırlarının dışına kurulan yaşam alanları. Janez Lajovic’in Hotel Prisank (Kranjska Gora, 1961) projesiyle öncülük yaptığı, Majda Dobravec Lajovic’in Devlet Okulu (Kranjska Gora, 1965 - 70) ve özellikle de Oton Jugovec’in Retece’de bulunan kilise restorasyonu (1970 - 74) projeleri, “bölgesel mimarlığa” yapılan önemli katkılar.
Edvard Ravnikar’ın ikinci dönem mezunları, mekanın, formun ve geleneğin kimliğine verdikleri önemle, kazandıkları yarışmalarla ve sadece Slovenya’da değil Yugoslavya’nın diğer cumhuriyetlerinde yaptıkları önemli yapılarla dikkat çeken mimarlar arasında yerini aldı.
1990’lı yılların sonunda ortaya çıkan Bevk-Perović, Ofis, Sadar Vuga, Enota ve Arhitektura Krušec gibi genç büroların kurucuları, Berlage Institute Rotterdam ve Architectural Association School of Architecture (AA) gibi önemli mimarlık okullarından mezun. Tahmin edilebileceği gibi, bu büroların çalışmaları Ljubljana Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden 70’li ve 80’li yıllarda mezun olmuş farklı kuşak mimarlardan oluşan bir panoramayı yansıtıyor. Vojteh Ravnikar, Aleš Vodopivec, Jurij Kobe, Janež Kozelj, Miha Dešman - bu mimarlar, 80’li yıllarda teorik görüşleri, projeleri ve öğretici çalışmalarıyla Sloven mimarlığını biçimlendirdi.
Diğer yanda ise Matej ve Vesna Vozlič, Andrej Kemr, Nande Korpnik, Miloš Florijančič ve Janko Zadravec gibi isimler, 1980’lerin ekonomik krizinden sonra kendilerini gösterebilen önemli mimarlardan bazıları. Sonuç olarak, farklı başlıklar altında kategorize edilmesi pek de mümkün olmayan çok boyutlu bir Slovenya mimarisiyle karşı karşıyayız.
Tasarımı, ikisi de henüz 40 yaşına gelmemiş olan iki mimar Jure Sadar ve Bostjan Vuga’ya ait olan yeni Slovenya Ticaret Odası Binası, Sloven mimarlığı için şüphesiz bir yeni dönemin daha başlangıcı anlamına geliyor. 1999 yılında tamamlanan bina, yeni kuşaklar için güçlü bir sembolleşme potansiyeline sahip.
Parlak bir gelecek vadeden Slovenya mimarlığındaki gelişmeler, uluslararası platformda da takip ediliyor. Avrupa Birliği’nin çağdaş mimari tasarımlara birkaç kategoride verdiği “Mies van der Rohe Ödülü”nü, bu yıl “Genç Mimar” kategorisinde, Ljubljana Üniversitesi Fizik ve Matematik Enstitüsü Binası tasarımlarıyla Sloven ekip Bevk-Perović Arhitekti (Matija Bevk, Vasa J. Perović) aldı.
Slovenya mimarlığı, Viyana’da Mayıs sonuna kadar “Mimarlık. Slovenya - Usta ve Sahne” adlı sergide üç bölümde tanıtıldı. İlk bölüm, iki Dünya Savaşı’nı kapsayan zaman diliminde (1918 - 1941), ikinci bölüm Yogoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nde (1945 - 1989) ve üçüncü bölüm de Slovenya’nın 1991’de gerçekleşen bağımsızlığından sonra yapılan çalışmaları konu aldı. Özellikle Plečnik sonrası dönemde Sloven mimarlığında oldukça önemli bir yere sahip olan Edo Ravnikar’ın ilk kez orijinal dökümanları ve maketleriyle birlikte sergilenen çalışmalarının altı çizildi. Ayrıca, Ljubljana Mimarlık Müzesi’nden, Ljubljana Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden ve mimarlık bürolarından ödünç alınan belgeler de sergilenenler arasında yer aldı.
Konular
- Konyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Kütahyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Malatyadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Manisadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Mardindeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Mersindeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Muğladaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Muştaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Nevşehirdeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Niğdedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Ordudaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sinoptaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Osmaniyedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Rizedeki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sakaryadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Samsundaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Sivastaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Şanlıurfadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tekirdağdaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tokattaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Tuncelideki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Uşaktaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Vandaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Yalovadaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Yozgattaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- Zonguldaktaki Festivaller Fuarlar ve Yerel Etkinlikler - 2010
- ZR Bakanlık Faaliyetleri
- Kulluktan Hürriyete
- Müminin Mihengi: Dürüstlük
- İstanbul’un 7 Selâtîn Camii