ihya.org
gezi
Selge Antik Kenti
Selge önemli bir Pisidia şehridir. Toros dağlarının güney eteklerinde ulaşılması güç doğal korunaklı bir yerde bulunur. Selge’ye, uçurumların, nehirlerin ve küçük şelalelerin bulunduğu ormanlık yoldan tırmandıktan sonra bir Roma köprüsünden geçilerek ulaşılır. Doğal ve tarihi zenginlikleri nedeniyle Köprülü kalyon Milli Parkı kapsamına alınmıştır.
Strabo’ya göre Selge’nin kurucusu Calchas’tır ve daha sonraları Lacedaemoniler (Spartalılar) bölgeye yerleşmişlerdir. İlk yerleşim M.Ö. ikinci bin yılın sonunda Dor göçleri sırasında Truva Savaşı’yla bağlantılı olarak meydana gelmiştir. İkinci yerleşim Rhodes’in kolonileştirilmesiyle birlikte M.Ö. 7. yüzyılın başında olmuştur. Bunu doğrulayan herhangi bir yazıt bulunmamaktaysa da kolonicilerin kıyıdan görülmesi zor ve dağların arasında saklanmış bir yerleşim yeri seçeceği düşüncesini kabul etmek zordur.
Sardis (Sart) Antik Kenti
Lydia Krallığı'nın başkenti olan Sardes kenti, M.Ö. 6.yüzyılda Perslerin Lydia Krallığı'na son vermelerinden sonra bir Pers satraplık merkezi haline gelmiştir. Hellenistik ve Roma Döneminde de önemini koruyan, Bizans Döneminde önemli bir piskoposluk merkezi haline gelen kent, Salihli yakınındaki Sart kasabası ile adını günümüzde de yaşatmaktadır.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde başlatılan Sardes kazıları, 1958 yılından bu yana Harvard ve Cornell üniversiteleri ile Amerikan Doğu Bilimleri Araştırma Enstitüsü'nün ortak kalıtımları ile aralıksız devam etmektedir. Söz konusu kazılarda, kentin değişik dönemlerine ait önemli bilgiler veren buluntular ele geçirilmiştir.
Priene (Güllübahçe - Söke) Antik Kenti
Priene: Aydın ili Güllübahçe beldesi yakınındadır. Priene’de Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından kazı ve araştırma çalışmaları yürütülmektedir. Varlığı M.Ö. 2. bin yılına kadar uzanan şehrin ilk kuruluşu hakkındaki bilgilerimiz hâlen varsayımlara dayanmaktadır. Helenistik dönem boyunca şehir Ptolemaic ve Seleucid Krallıklarının ve Pergamum Krallığı’nın yönetimi altına girdi. M.Ö. 133’de Pergamum Kralı II. Attalus’un ölümünden sonra toprakları kendi isteğiyle Roma’ya eklendi ve böylelikle Priene Roma egemenliğine altına girdi. Bizans döneminde şehir piskoposluktu. Bulgular İmparatorluğun çöküşüne kadar yerleşimin devam ettiğini kanıtlamaktadır. Bu dönemin sonunda ise, Priene tamamen terk edilmiştir.
Pisidia Antik Kenti
Kabaca konuşacak olursak, Pisidia batıda ve kuzeyde Frigya ile, doğuda İsaura (Lycaonia) ve güneyde Likya ve Pamphylia ile çevrili dağlık bölgedir. Bu topraklar, aşağı yukarı Türkiye’nin Göller Bölgesini ve Antalya’nın kuzeyindeki dağları içine alır. Bu bölgedeki araştırmalar ve kazılar bölgenin tarih öncesi zamanlardan beri yerleşim yeri olduğunu gösterir. Elimizdeki buluntulara göre, bölgedeki ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik evreye kadar uzanmaktadır.
Çoğunlukla ovalarda ve doğal yükseltilerde bulunan höyüklerden ve insanların yaptığı doğal tepelerde bulunan höyüklerden ve insanoğlu tarafından yapılan yüksekliklerden kültürlerin gelişimini takip etmek mümkündür. Bu durum, özellikle Burdur’un 25 kilometre güneybatısında Hacılar Höyüğü için geçerlidir. Hacılar sadece bu bölge için değil aynı zamanda tüm Anadolu tarihöncesi bilimi için de önemli bir yerleşim yeridir.
Piginda Antik Kenti
Aydın İli'ne bağlı Bozdoğan İlçesi, Çamlıdere Köyü'nün yaklaşık 7 km. kuzeyinde yer alan kent Byzantion'lu Stephanos'un bildirdiğine göre, Karia'da yer alan küçük bir yerleşmedir. Kentle ilgili bilgilerimiz hiç araştırma yapılmamış bir yerleşim olması nedeniyle sınırlıdır. Üç akropolden oluşan kent üzerinde Hellenistik Döneme ait surlar bugün rahatlıkla görülebilmektedir. Tiyatro ve olasılıkla Heraion olarak adlandırabileceğimiz kutsal yapı önemlidir. Kare planlı yapıda ele geçen yazıtdan öğrendiğimize göre kent üzerinde Zeus Pigindenos (Pigindalı Zeus) kültü ve bu külte bağlı Zeus Tapınağı yer almaktadır. Bu tapınağın yeri henüz saptanmış değildir. Ancak bunun Piginda da olduğu sanılmaktadır.
Pınara (Minareköy) Antik Kenti
Fethiye - Kaş karayolu üzerinde Eşen yakınından ayrılan yol bizi 6 km sonra Minare Köyü yakınındaki harabelere götürür. Pınara harabeleri de bu köyün gerisinde bulunmaktadır. Bugünkü Minare Köyü'nün ismi, minare biçiminde ve üzerinde kuş yuvasına benzeyen kaya mezarlarının yer aldığı bir kayadan gelmiş olmalıdır. Esasen harabenin ismi de bu kayadan gelmiştir. Zira Pınara, Lykia dilinde yuvarlak manasına gelmektedir.
Şehrin Xanthos'tan gelme kolonistlerce kurulduğunu eski kaynaklardan öğreniyoruz. Tarihi bölge ile beraber anılması gereken Pınara, İskender'e kapılarını açarak teslim olmuştur. Pınara'nın tarihi İskender'den çok önceye, Troya'ya kadar gitmektedir. Troya Savaşı'nda Pınaralı okçu Pandaros'tan bahsedilir. Stroban ve daha sonraları Stephanos Byzantions Pınara'nın Lykia'nın çok önemli bir kenti olduğundan bahsederler. Lykia Birliği içinde üç oy hakkına sahip 6 şehirden birisi olan Pınara İskender'in ölümüyle Bergama Krallığı'na bağlanmış daha sonra Roma'nın bir şehri olmuştur. Bu dönemde canlanmış ve imar edilmiş ancak 141 ve 240 yılındaki depremlerden büyük zarar görmüş M.S. IX. yüzyılda terk edilmiştir. 1957'de görülen depremde de hasar gören dağdaki kayalar aşağı kaymıştır.
Phellos (Pınarbaşı) Antik Kenti
Felen Yayla'da bulunan Phellos'a ulaşmak için Kaş - Finike karayolunun 10. km.sindeki Ağullu'dan Çukurbağ'a doğru sapılıp yeni açılan 3 km.lik yoldan yada biraz ilerideki başka bir yoldan Pınarbaşı'na ulaşılır. Buradan yangın gözetleme kulesinin yanına kadar gitmek gerekir. Ayrıca harabeye, Kaş'tan da yürüyerek ulaşmak mümkündür. Tepede bulunan akropole, çalılıklar arasında bulunan dar bir patika yol ile ulaşılır. Akropolden aşağı bakıldığında Kaş'ın hemen üzerinde olduğumuzu görürüz. Batıya doğru baktığımızda da Akdağ'ın başı karlı manzarası bizi büyüler.
Phellos M.Ö. IV. yüzyılda oldukça önemli bir kentti. Hatta Kaş'ta bulunan Antiphellos, Phellos'un limanı idi. Daha sonra Antiphellos ormanlarında bulunan sedir ağacı sayesinde zengin ve önemli bir kent olurken Phellos da eski önemini yitirmiştir.
Phokaia Antik Kenti
Bugünkü Eski Foça'nın yerinde olan Eski Phokaia yerleşiminin ilk yerlileri Yunanistan'daki Phokis çevresinden gelen göçmenler olarak bilinir. İki limanı olan Phokaia kısa zamanda büyümüş ve eski çağların önemli liman şehirlerinden biri olmuştur. Şehir, Batı Anadolu'daki Pers yönetimi sırasında gücünü kaybetmiş ve MÖ 500-494 ' deki İyon ayaklanmasına yalnızca üç gemiyle katılabilmiştir. Daha sonraları şehir bağımsızlığını kazandıysa da Persler'in yol açtığı hasar o kadar büyük olmuştur ki Phokaia hiçbir zaman eski gücünü yeniden kazanamamıştır.
Perge (Aksu) Antik Kenti
Pamphylia’nın önde gelen şehirlerinden biri olan Perge, Kestros (Aksu) Nehri’nin 4 kilometre batısında iki tepe arasındaki geniş bir ovanın üzerinde kurulmuştur.
M.Ö. dördüncü yüzyılda yaşayan ve Perge’den söz eden ilk yazar olan Skylax, şehrin Pamphylia’da olduğunu ifade eder. Yeni Ahit’de Havarilerin Faaliyetleri bölümünde “... Paul ve yoldaşları Paphos’tan ayrıldığı zaman Pamphylia’daki Perge’ye geldiler” cümlesi eski çağlarda Perge’ye denizden ulaşılabiliyor olduğunu gösterir. Tıpkı Kestros’un bugün uygun iletişim sağlaması gibi, eski çağlarda da dalgıçlar bölgeyi daha üretken kılıp Perge’de deniz ticaretine olanak sağlayarak önemli rol oynarlardı. Perge denizden 12 kilometre içerde olmasına rağmen, Kestros sayesinde bir kıyı şehri gibi denizin avantajlarından yararlanabiliyordu. Üstelik, içerde olmasından dolayı denizden gelen korsan saldırılarından da korunmuş oluyordu.
Phaselis (Tekirova) Antik Kenti
Akdeniz'in bütün güzelliklerini gösteren yeni açılan sahil yolundan Antalya'ya 35 km kala Phaselis levhasından sapıldığında, bir orman yolu bizi Tekirova Köyü'ndeki Phaselis'e götürür.
Yakınında bulunan Beldibi Mağarası'nın Prehistorik iskân göstermesine rağmen, sahildeki Phaselis şehrinin kuruluşu M.Ö. VII. yüzyıldan yukarı çıkmamaktadır. Üç limana sahip oluşu, konumu ve zengin orman bölgelerine yakınlığı nedeniyle M.Ö 690'da Rodosluların kolonisi olarak kurulmuştur. M.Ö. VII. ve VI. yüzyıllarda geçimini denizden sağlayan Phaselis, Perslerin Anadolu'ya hakim oluşundan sonra onların, daha sonra İskender'in Persleri yenmesiyle de İskender'in eline geçmiştir. Ancak Phaselisliler İskender'e kapılarını açmış, onu şehirlerinde konuk etmişlerdir. İskender Pamphlia şehirlerinin birçok elçisini burada kabul etmiş, kıyı kesimindeki şehirleri bir bir alarak Gordion'a gitmiştir.
Patara (Gelemiş, Ovagelmiş, Kelemiş) Antik Kenti
Patara antik kenti Fethiye - Kalkan arasındaki bereketli Xanthos vadisinin güneybatı ucunda yer alır. Ana yoldan Gelemiş yoluna sapıldığında 5 km.lik yol bizi Patara harabelerine götürür. Son yapılan kazılarda M.Ö. VII. yüzyıla ait seramiklerin ve paraların bulunması Patara'nın tarihini daha eskilere götürmemize sebep olmaktadır.
Apollon tanrının doğduğu yer olarak bilinen Patara, Lykia'nın en önemli ve en eski şehirlerinden birisidir. Hitit Kralı IV. Tudhaliya (M.Ö. 1250 - 1220) Lukka seferi sırasında "Patar Dağı'nın karşısında adaklar ve armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal mekanlar inşa ettim" demiştir.
Orthosia Antik Kenti
Aydın İli'ne bağlı Yenipazar İlçesi, Donduran Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Antik Çağ yazarlarından Strabon Orthosia'dan Karia yerleşmesi olarak söz etmektedir. İ.Ö. 7. yüzyılda Kimmerlerin saldırısına uğrayan kent, Lydia Kralı Alyattes'in Kimmerleri yenmesi sonucu bu egemenlikten kurtulup Lydialıların eline geçen İ.Ö. 6. yüzyılda ise İonia birliğine katılır ve birçok Anadolu kenti gibi Perslerin egemenliğine girer. Kentteki önemli yapılar arasında yer alan tiyatro ve Bizans yapısı bugün de ayaktadır. Nekropol üzerinde ise iyi korunmuş durumda lahitler ve oda mezarlar kaliteli işçilik göstermektedir.
Olympos (Çıralı, Yanartaş, Deliktaş) Antik Kenti
Antalya-Finike yolundan Olympos'a gitmek için Ulupınar'dan harabe levhasının olduğu yola sapmak gerekir. Dar fakat nefis güzellikteki yol bizi Olympos'un sahiline kadar indirir. Harabeye ulaşmak için çayı geçip geniş kumsalda biraz yürüdükten sonra Olympos'un içinden geçen çay kenarına ulaşılır. Çay'ın yanından giden patika yol bizi harabenin içine götürecektir.
Olympos Hellenistik Devir'de kurulmuştur. Varlığını M.Ö. II. yüzyılda bastırdığı Lykia birlik sikkelerinden anlıyoruz. M.Ö. 100'de birliğin önde gelen ve üç oy hakkına sahip altı şehrinden birisi olmuştur. M.Ö. I. yüzyılda Olympos'a korsanlar dadanmış, şehir korsanların yerleştiği bir yer haline gelmiştir. M.Ö. 78'de Roma komutanı Servilius Isaurieus Olympos'u korsanlardan temizleyerek şehri Roma topraklarına katmış, Roma dönemi sırasında hemen yakınındaki tabii gazların yandığı Çıralı'daki Demirci tanrı Hephaistos kültü ile büyük bir ün sahibi olmuştur.
Nysa (Sultanhisar) Antik Kenti
Aydın İli'ne bağlı Sultanhisar İlçesi sınırları içindeki Karia kentlerindendir. Kent ile ilgili en önemli bilgileri yaşamının büyük bölümünü Nysa'da geçiren Strabon'dan almaktayız. Strabon kentin iki bölümden oluştuğunu anlatmaktadır. Şehri ikiye bölen sel yatağının batısında gymnasion yer almaktadır. Kuzeyde Bizans yapı kalıntısı ve kütüphane yer almaktadır. Kütüphanenin kuzeyinde ise sahne binasında görülen kabartmalarıyla ayrı bir öneme sahip olan tiyatro bulunmaktadır. Sel yatağının doğusunda ise odeon ve bouleuterion yer alıyor. Şehrin nekropolü batıda ufak bir yerleşme yeri olan Akharaka yolu üzerinde bulunmaktadır.
Myus (Avşar Kalesi) Antik Kenti
Bafa Gölü kıyısında, Miletos'un 15 km. doğusunda, Avşar Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Strabon Myus'un Atina kralı Kodros'un oğlu Kydrelos tarafından kurulduğunu bildirilmektedir. Yine Strabon'un anlattığına göre Panionion birliğine dahil kentlerden birisidir. Herodotos, İ.Ö. 499'da Pers donanmasının Myus kenti açıklarına demirlediğini bildirmektedir. Ancak Herodotos Myus'un İ.Ö. 494'teki Lade Deniz Savaşına sadece üç gemi ile katıldığını bildirmektedir. Yapılan kazılarda antik kaynaklarda adı geçen ve beyaz mermerden yapıldığı bilinen Dionysos tapınağı ortaya çıkarılmıştır. Kent üzerinde bugün Dionysos tapınağına ait parçalar, Arkaik Döneme ait sur duvarları ve Bizans kalesi kalıntıları görülmektedir.