İhya Sanat

İhya Sanat

İhya Sanat

Hacc (Allahümme Lebbeyk)

“Buyur Allah’ım, buyur! Davetine bütün samimiyetimle icabet ettim! Senin eşin, ortağın yoktur. Buyur Allah’ım, buyur! Hamd senin, nimet senin, mülk senin. Bunların hiçbirinde eşin ortağın yoktur!..”

Bahçesaray

Şiir şehri mi demeliyim Bahçesaray’a yoksa masalların şehri mi bilemiyorum. Kimler şiir yazmamıştır ki ona; Rus edebiyatının kurucusu sayılan Puşkin, Sahaların milli şairi Oyunski ve elbet Şükrü Elçin Hoca ve yaşayan büyük Tatar şairlerinden Şakir Selim hemen aklıma geliverenler. Eminim, şimdi siz de benim eksik bıraktığım birkaç Bahçesaray şairi hatırlamışsınızdır. Belki de dünyada başka hiçbir şehir için bu kadar çok şair şiir yazmamıştır ki, onların her biri başka başka miletlerden veya coğrafyalardan olsun. Bu yüzden Bahçesaray’a şiir şehri mi demeliyim diye düşünüyorum.

Fatih'in İki Sırlısı

Tarih, bir milletin düşünüş tarzıdır. Tarihini anlamak, bunun için o milletin hangi şartlarda nasıl akıl yürüttüğünü, karar verdiğini ve uyguladığını anlamak demektir. Tarih ne bir karalama tahtası ne de hamaset nutuklarının atıldığı bir meydandır. Tarihe, çare aramak için dönülür. Tarihten usûl, erkân öğrenilir.

Her millet, kendi tarih rüyasını hayra yormayı öğrenmekle mükelleftir; kendisi ve civarı için. Rüyası yorulmamış bir tarih kuşun kanadındaki bir birikintiden ibarettir; tabir olununcaya kadar da orada kalmaya mahkumdur.

Uykudan Uyanış Bir Diriliştir

Uykudan uyandığımızda okumamız tavsiye edilen duada; Peygamberimiz’in diliyle “Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Dönüş yalnız O’nadır”,[5] niyazı yapılmaktadır.

Burada uyku ölüme, uykudan uyanma ise öldükten sonra dirilmeye benzetilmektedir. Bu sabah uykudan uyandığımız gibi mahşer sabahında kabir uykusundan uyanarak dirileceğimiz vurgulanmakta, yeni başladığımız bu günü diriliş gününü gözümüzün önünde canlandırarak yaşamamız istenmektedir.

Aşk tendedir, tenden değildir

Baharı bir hatırlayın. Çiçeklerin rengarenk uçuştuğu, reyhanların ebedî saadet müjdesi sunduğu, ağaçların meyvelerle ikrama ve ihsana mazhar olduğu, tohumların günışığına uyandığı, canlıların neşe içinde oynaştığı bu eşsiz şehrâyin, aslında kuru bir toprak üzerinde gerçekleşir. Bahar toprak üzerinde gerçekleşir, topraktan kaynak alır, toprağı şenlendirir, toprakla görünür olur ve sonunda tekrar toprağa döner. Bahar toprak üzerinde olup biter; ancak topraktan öte bir tecelli, topraktan önce varolan bir gerçeklik, toprağı aşan bir varoluştur. Bahar topraktadır; topraktan değildir.

Bahar ile toprak arasındaki ilişki, aşk ile ten arasında da geçerli olmalı. Aşk, kendine kalbi özne olarak seçerken, teni kendine nesne eyler. Tene konuk olur, tende canlanır, tende görünür olur, teni şenlendirir, ten üzerinde doyum arar, tende uyanır, teni giyinerek gelir. Aşk tendedir ancak tenden değildir.

Halk Senin İçin, “Geceleri Uyumaz” Der

Hazret-i Peygamber (sav), namaz kılan fakat; kıyam, rükû ve secdesini gereğince yerine getirmeyen birini gördüğünde şöyle buyurmuştu: “Eğer sen bu hâl ile ölürsen, kıyamet gününde sana ‘Ümmet-i Muhammed’ demezler.”

Rivayet edildiğine göre, Zeyd b. Vehb, namaz kılarken secde ve rukûsunu yerine getirmeyen bir kimseyi gördü ve onu çağırıp:

-Ne vakitten beri bu şekilde namaz kılarsın, dedi. O kimse de:
-Kırk senedir, dedi. Zeyd buyurdu ki:
-Sen kırk senedir namaz kılmadın, eğer vefat edersen Efendimiz (sav)’in sünneti üzere ölmüş olmazsın.

Ah! Keşke Senenin Tamamı RAMAZAN Olsaydı

Ramazan-ı Şerif’i on iki ayın sultanı kılan fazilet, aslında RAMAZAN lafzının mânâsında gizli. “Ramazan, yakıp yok eden” demektir. Rasûl-i Kibriya (sav) buyuruyor ki: “Ramazan ayı, Ramazan diye isimlendirildi çünkü o günahları yakar (yok eder).” (Camiu’s-Sağir, 2596). O günah ki dilde ağırlık, kabirde karanlık, sıratta boyunda yük, mahşerde rezillik, mizanda sefillik, huzuru İlâhiyye’de divana durulduğunda kula darlıktır.

Bayramlarımız ve Biz

Bayramlar, bir milletin sevinç ve mutluluk günüdür. Milletçe eğlenildiği, oyunlar oynandığı ve etkinlikler yapıldığı gündür.

Bayram, fakiriyle - zenginiyle, duluyla - yetimiyle, amiriyle - memuruyla, işçisiyle - emeklisiyle, genciyle - yaşlısıyla, bir milletin mutluluk günüdür, sevinç günüdür. O gün herkes eğlenir. Herkes güler, dargınlık olmaz, kırgınlık olmaz, dövme olmaz sövme olmaz. O gün ulusal sevinç günüdür.

Selimiye Camisinin Yapım Süreci

Selimiye Camii’nin inşasına başlandığı tarih kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Selimiye Camii kapısı üzerinde bulunan cami kitabesinde, inşaasına 1568 (H. 976) yılında başlandığı kaydedilmiştir.

Cami inşaatının başlangıç döneminde Edirne kadısına Divan’dan gönderilen 20 Haziran 1568 tarihli emirde, camii inşaatı nedeniyle fiyatları arttıran kereste tüccarlarının, fiyatlarını kontrol etmesi istenilmiştir. Bu belge ile birlikte Selimiye Camii’nin, 20 Haziran 1568 tarihinden sonraki yaz aylarından birinde temel kazısının başlamış olabileceği düşünülebilir.

Camilerimizi boş bırakmayın

Ankara Sanat Evi tarafından Ankamall Sanatolia sahnesinde sergilenen “Eşrefpaşalılar” isimli oyunda, kadrosuz, cemaatsiz bırakılan camilerin kapısına mühür vurulmasının toplumdaki suç oranını artırdığı gerçeği gözler önüne serilerek, “Camileri boş bırakmayın” mesajı verildi.

1980’li yılların sonunda İzmir Eşrefpaşa semtinde, ezan sesinden rahatsız olan çevrelerin baskısı ile kapısına mühür vurulan camiye tayin olunan bir imamın, semte gelişinin ardından büyük bir özveri örneği göstererek, semtin kabadayılarının geçmişteki zararlı alışkanlıklarını değiştirmesini konu edinen oyun, “Kulak keserken, kulak kesildiler” mesajıyla, ilahi çağrıya uyan insanların nasıl değişebildiğini gözler önüne serdi.

Süleymaniye'ye Karınca Kaptanın Armağanı

Caminin insaatina yarayacak malzemenin Istanbul'dan ve imparatorlugun diger eyaletlerinden de toplandigini söylemistik. Büyük kubbeyi tutan dört somaki sütundan biri Baalbek harabeleinden, biri Iskenderiye'den getirilmis. Ikisi de Istanbul'daki yikik Bizans eserlerinden alinmistir. (Evliya Çelebi'ye göre Misir'dan getirilen sütunlarin sayisi dört idi. Bunlardan ikisi revaklarda kullanilmis olabilir.)

Beyaz mermerler Marmara Adaasi'ndan, yesil mermerler Arabistan'dan getirilmisti.

Selimiye Camii ve Mimar Sinan

Sinan‘ı Mimarbaşı’lığa götüren yol, marangozluktan başlayan, Acemioğlanları’nın Yayabaşılığı’ndan geçen yoldur ki ; bir tasarımcı olarak yetişmesinde, İran ve Irak’tan, Dalmaçya ve Orta Avrupa’ya kadar sayısız ülkeyi gezmesi etkili olmuştur.

Sinan’ın 1568 yılına kadar yaptığı yapılarda Selimiye‘den bir parça bulmak olasıdır. Kanuni Türbesi, Topkapı Kara Ahmet Paşa, Edirnekapı Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa, Lüleburgaz’da Sokollu camileri , onu Selimiye‘ye götüren denemeler olmuştur.

Bir Şehrin Özgüncesi

İçim gidemediğim şehirlerin şiirleriyle doludur. Herbirinin sokaklarında gönderdiğim mektupların mürekkep hokkasına batırılmış hasret dolu sayfaları asılı durur.

"Bir çentik at tarihe haydi uzat / ellerini varır bulur ellerim"

Yürüyüşün hesapsız gücünü kavramaya başladığım günden beri ellerim her biri birer sevgili olan bizim şehirlerin yollarında uzalı yar mektubu bekler gibi beklemekte. Biliyorum bir gün kavuşacak ellerimiz. Bir gün yüzümü süreceğim topraklarının harına.

Yüksek minareler

Ülkemizde yapılan nüfus sayımlarına bazıları güven duymasa dahi ortalama rakamlar bize yol gösterebilir.

Meselâ ülkenin yüzde otuz nüfusu hâlâ köylüdür. Ben buna bir yüzde otuz da "şehre gelmiş ama şehirli olamamış köylü"yü ekliyorum.

Aslına bakarsanız toplum sürekli bir "değişim oluşum" hâlinde. Yaşanan hayata baktığımızda duragan bir "muhafazakârlık"tan bahsetmemiz mümkün değil. Analiz edilecek, adı ve yönü belirlenecek olan şey, şehirlere biriken bu nüfusun ileride nasıl bir şekil alacağıdır.

Hangi değerlere bağlı kalacak, hangi hedeflere koşacak?

Çifte Minareli Medrese Restore Edilecek

Anadolu Selçuklu Devleti döneminde yapılan Çifte Minareli Medrese restore edilecek. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri, yaptığı açıklamada, Erzurum merkezde bulunan ve 13. yüzyılda yapılan Çifte Minareli Medrese’nin restorasyonu için çalışmaların başladığını bildirdi.

Yıldız Teknik Üniversitesi ve Erzurum Üniversitesinde görevli öğretim üyelerinden oluşan bir heyetin yapıda jeofizik ve jeoteknik incelemelerde bulunduğunu ifade eden yetkililer, bu incelemede restorasyon çalışmalarında kullanılacak malzemelerin de belirlendiğini söyledi. Belirlenen malzemelerin temin edilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü Erzurum Bölge Müdürlüğü tarafından gelecek ay ihaleye çıkılacağını belirten yetkililer, şu bilgileri verdiler:

Top